Matta 15:24'de ben yalnızca İsrailoğulları'na gönderildim diyor.
Öyleyse hristiyanlık evrensel bir din değil midir? Bu konuda fikirleriniz nedir?
Merhaba,
Bir ayeti yorumlamak için tüm bağlamına bakmanız gerekir. Bu durumda Matta 15:24'ü anlamak için 15:21-28 ayetlerine bakıp oradaki olayı ve neden söylendiğine bakmak gerekiyor.
Matta 15:21-28 - İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine geçti. O yöreden Kenanlı bir kadın İsa’ya gelip, “Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime acı! Kızım cine tutuldu, çok kötü durumda” diye feryat etti. İsa kadına hiçbir karşılık vermedi. Öğrencileri yaklaşıp, “Sal şunu, gitsin!” diye rica ettiler. “Arkamızdan bağırıp duruyor.” İsa, “Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim” diye yanıtladı. Kadın ise yaklaşıp, “Ya Rab, bana yardım et!” diyerek O’nun önünde yere kapandı. İsa ona, “Çocukların ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru değildir” dedi. Kadın, “Haklısın, ya Rab” dedi. “Ama köpekler de efendilerinin sofrasından düşen kırıntıları yer.” O zaman İsa ona şu karşılığı verdi: “Ey kadın, imanın büyük! Dilediğin gibi olsun.” Ve kadının kızı o saatte iyileşti.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki Mesih'in buradaki sözleri Yahudi olmayanları reddetmesi anlamına gelmiyor. Zira sonrasında kadının kızını iyileştiriyor. Ancak Mesih'in diriliş öncesindeki görevi ve hizmeti İsrail halkı içerisindeydi. Çünkü Kutsal Yasa altında doğmuştu, Kutsal Yasa altında yaşaması ve İsrail halkı arasında peygamberliklerin ve vaatlerin gerçekleşmesi gerekiyordu. Bu yüzdendir ki Mesih herhangi bir insan bedeninde veya herhangi bir şehirde doğarak beden almadı. Herhangi bir halkın arasında da doğmadı. Hem beden alışı, hem beden aldığı soy ve halk önceden vaat edilmiş peygamberliklere dayanmalıydı. Bu yüzdendir ki Davut'un soyu olarak İsrail arasında doğru, halkın arasında hizmet etti. Tüm dünya için bir kurtuluş vaadi vardı ve bu peygamberliklerin de vaat ettiği gibi İsrail içerisinden çıkmıştı.
Efesliler 2:14 Yahudiler ve Diğer Uluslar arasında dirilişten önce bir engel duvarı olduğunu açıkça söylüyor. Ayet şöyle diyor:
"Çünkü Mesih’in kendisi barışımızdır. Kutsal Yasa’yı, buyrukları ve kurallarıyla birlikte etkisiz kılarak iki topluluğu birleştirdi, aradaki engel duvarını, yani düşmanlığı kendi bedeninde yıktı. Amacı bu iki topluluktan kendisinde yeni bir insan yaratarak esenliği sağlamak, düşmanlığı çarmıhta öldürmek ve çarmıh aracılığıyla bir bedende iki topluluğu Tanrı’yla barıştırmaktı."
İşte Efesliler bölümünde bahsedilen bu iki topluluk diğer uluslardan olan insanlar ve İsraillilerdi. İsa Mesih çarmıha gerilip dirilmeden önce bu engel duvarı hala mevcuttu. Dolayısıyla İsrail halkının içerisinde kendisi hizmet ederken henüz diğer uluslara kurtuluş vaadi gitmemişti. Çünkü eğer Mesih çarmıhıta günahları üzerine almazsa ve diriliş olmazsa nasıl bir kurtuluşa sahip olacaktık? Bu mümkün değildi. Ancak Mesih belirlenen zamanda çarmıhta diğer uluslar ile İsrail arasındaki engeli kaldırdı.
Bununla beraber
1.Yuhanna 2:2 şöyle yazar:
"O günahlarımızı, yalnız bizim günahlarımızı değil, bütün dünyanın günahlarını da bağışlatan kurbandır."
Romalılar 9:24-26 şöyle yazar:
Yalnız Yahudiler arasından değil, öteki uluslar arasından da çağırdığı bu insanlar biziz. Tanrı Hoşea Kitabı’nda şöyle diyor: “Halkım olmayana halkım, Sevgili olmayana sevgili diyeceğim.” “Kendilerine, ‘Siz halkım değilsiniz’ denilen yerde, Yaşayan Tanrı’nın çocukları diye adlandırılacaklar.”
Romalılar 10:12 -
Çünkü Yahudi Grek ayrımı yoktur, aynı Rab hepsinin Rabbi’dir. Kendisini çağıranların tümüne eliaçıktır.
Matta 28:18:20 şöyle yazar:
İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.
Dolayısıyla dirilişten sonra diğer uluslar da artık İsrail'e aşılanmıştır. İsrail artık kilise diye anılmıştır ve Tanrı halkı yalnızca belli bir soy olmaktan çıkmış, Mesih'e ait olan, O'na iman edenlerden oluşan topluluk olmuştur. Böylece Tanrı'nın İbrahim'e vaat ettiği soy gerçekleşmiş oldu. Tanrı İbrahim'e denizin kumu kadar, gökteki yıldızlar kadar çok olan, sayılamayacak büyüklükte bir soy vaat etmişti. Ve Mesih aracılığıyla İbrahim'in soyuna bütün ulusları katarak her halktan, her oymaktan insanı kendine evlat edinmiştir.