Merhaba
Istanbul'da üniversite öğrencisiyim. Nişanlım var ve kendisi de inançlı birisi. Seküler bir aileden geliyorum ve lise 1'de zaten zayıf olan Islami inancımı kaybettim. Senelerdir agnostik idim fakat icimde bir gercek varsa bunu bulmaya yonelik bir arayış istegi hep vardi. Goreceli olarak finansal durumu iyi olan bir aileden geliyordum ve cogu genc kızın sahip olmadıgı özgürlüklere, yurtdisinda kalma vs imkanlarına sahiptim. Ilk universitemde arkadas ortamım iyiydi ve güzel bir hayatim vardi ancak bilmediğim bir sebep ile icimde hep bir boşluk hissettim ve hayat bana hep çok anlamsız, gereksiz geliyordu. Cok depresiftim ve aslında gözle gorunur bir sorunum olmamasına ragmen hayattan zevk alamıyordum, sürekli intihar düşüncelerim vardi. Nişanlım yabancı ve kendisi ile henüz arkadasken bu konudan bahsettim. Yahudi kökenli olan ama benim gibi agnostik olan o da ayni sorunları yasadigini ve ayni sekilde hayatta bir objektif hakikat arayisi oldugundan bahsetti. Birlikte konuşabileceğim biri olması beni mutlu etti ve bir sure kenara attigim arayisima geri donmemi sağladı. Yaptıgım okumaları arttırdım, Islam'da çelişkiler oldugunu düşünüyordum, hadisleri okudum, Sahih Buhari'ye baktım, Kuran'ın aktarilis bicimi ile günümüzden bu aktarilisin nasıl olduğu hakkinda tezatlık oldugunu gordum. Onun disinda ahlaki felsefe ile politik felsefe arasında bir farklılık olduğu düşüncesindeydim. Bu yüzden Yahudiliğe ve Hristiyanliga da olumlu bakmıyordum zira Yahudi peygamberlerinin bir cogu politik eylemlere girişmişlerdi. Asya dinlerinin ise rasyonel zemine oturtulabilecek bir yonunu bulamıyordum. Ahlak felsefesi uzerine araştırmalar yapmaya başladım ve ahlakin goreceli mi yoksa evrensel mi olduğu konusundan baslamaya karar verdim. Ahlaktan anladigim bir kisinin kendisinden baskasina zarar vermedikçe bulunduğu eylemin ahlaki olduğuydu ve bunun evrensel oldugunu ve doğadan geldigini düşünüyordum. Biraz da Mike Huemer gibi politik felsefecilerden esinlenmiştim ama okumaya devam ettim. Hristiyanliga hep imkansız gözüyle bakıyordum ve bundan nedense gururluydum. Arkadaşım bana Incil uzerine araştırma yaptigine ve Incil'in tarihsel method acısından daha dayanilir bir noktasi oldugundan bahsetti. Bunun uzerine araştırmalar yaptım ve ilk üniversite bolumu tarih olan ben Isa'nin tarihselligi konusunda dayanıklı bir nokta oldugunu keşfetmeye başladım. Farklı Hristiyan mezheplerinin bu konuda farklı bir gorusu olabilir ancak Isa'nin politik bir lider olmadigini ve Incil'in siyasiden çok ahlaki bir öğretiye odaklandigini fark ettim. Hristiyanliga artık daha ilgili ama gururumu bozmamak icin hala karşı idim.
Arkadaşım çoktan Hristiyan olmaya karar vermis ve gittiği bir kilisede vaftiz olmustu. Günlerimizi Hristiyanlik uzerine konuşarak geçirmeye başladık ve ben bazı Hristiyan apologeticlerini okumaya başladım. Hayatımda sorunlar geçirdiğim ve yalnız hissettiğim bir donem oldu ve ben anlık bir istekle Isa'ya ona inanmak istediğimi ve onu aradigimi söyleyerek dua ettim. Daha sonra bir Hristiyan'in blogunda sadece "Isa seni kalbime kabul ediyorum" demenin bile arayisimizda çok yardimci olabileceğine dair bir kisim okudum ve daha sonra çok kotu hissettiğim ve agladigim bir zamanda bu cümleyi söylediğimde birden çok büyük bir mutluluk ve huzur hissettim. Birdenbire benim kontrolum olmadan ağlamalarım durmus ve kendi kendime gülmeye baslamistim. Bu olaydan sonra inancım oluşmaya baslamisti ancak hala bazı sorunlardan geciyordum. Inancim güçlü degildi, Hristiyan gibi yasamiyordum, kliseye gitmeye utanıyordum ve nedense Hristiyan oldugumdan dolayı utanıyordum. Sanki ne yaparsam yapayım samimi bir Hristiyan olamayacakmisim gibi geliyordu.
Bir ara yurtdisinda bir programda gorevliydim ve programdaki cogu inançsız olan arkadaşıma Hristiyan oldugumu söylemeye utanmistim. Bahsettigim Hristiyan arkadaşım ile sebebini hatirlamadigim bir sebepten kavga ettik ve o da sinirini kontrol edemedi. Yatağa yattigimda Tanri ile konuşmaya calistim ve sanki antik bir varlık degil de sanki beni duyan ve dinleyen biri varmış gibi düşünmek istedim. Birden "Aynaya bak" diye bir ses duydum. Ses beynimin icinden geliyordu ve erkek sesiydi ve çok netti. Anlamadım ve aynaya baktım ama hiçbir şey yoktu. Bunu ertesi gun arkadaşıma attigimda bana su Incil ayetini yolladı "Çünkü sözün dinleyicisi olup da uygulayıcısı olmayan kişi, aynada kendi doğal yüzüne bakan kişiye benzer." Yakup 1:23 Belki de Tanri benim durumuma daha çok uyan bir şey söyleyemezdi.
Insan doğası gereği basta tesadüf oldugunu dusundum ve kendimi ses duymaya zorladigima ikna ettim. Fakat sonra bunun öyle olayamayacagina kanaat getirdim, ses çok netti ve gercekti, hayal gucumun urunu olamazdı. Hem kendimi ses duymaya zorlamış olsam "Aynaya bak" gibi random bir seyi neden duyayım? Turkiye'ye dönünce tum utangacligima ve cekingenligime ragmen kliseye gitmeye karar verdim ve su an düzenli olarak bir kliseye ve incil calışma grubuna gidiyorum ancak hala içsel catismalarim devam ediyor. Bahsettigim Hristiyan olan arkadaşım su an Turkiye'de ve evleniyoruz, sebebini bilmiyorum ama onunla kliseye gittiğimde rahat hissedemiyorum veya ona aklima takılan istediğim soruları soramiyorum. Tanrı'nın sevgisini hissettikten ve bu tecrübeleri yasadiktan sonra ona tamamen kendimi adamak istiyorum fakat kafamdaki soruları utanmadan insanlara soramıyorum. O sebeple bu forumun acilmiş olması beni mutlu ediyor.
Tanikligimi okuyan arkadaslara teşekkür ederim.